8 Şub 2016

HAFTA SONU ETKİNLİĞİ : HİDİV KASRI'NDA KAHVALTI

 Geçtiğimiz hafta sonu Beyhan Hanım'ın davetiyle (Beyhan'ın Mutfağı) Beykoz Çubuklu'da bulunan Hidiv Kasrı'nda düzenlenen Pazar kahvaltısına katıldım.Daha önce katıldığım etkinliklerin aksine ilk kez ailemle birlikte bir organizasyona katıldığımdan benim için çok daha anlamlı ve özel bir etkinlik oldu.

İstanbul'un en güzel yanlarından biri şehrin yoruculuğunu unutturan tarihi mekanları diye düşünüyorum.1907 yılında Mısır Hidivi Abbas Hilmi Paşa tarafından yaptırılan ve bu adla anılan Hidiv Kasrı, Art Nouveau tarzındaki görkemli mimarisi,bahçesindeki ağaçları,eşsiz manzarası ve 1996 tarafından bu yana Beltur tarafından işletilen Restoranlarıyla mutlaka gidilip görülmesi gereken yerlerden.
İstanbul'da Kahvaltı
Evimize yakın sayılacak bir mesafede bulunan Hidiv Kasrı'na kısa bir yolculuğun ardından ulaştık.Kahvaltı öncesi bahçede dolaşıp bol bol fotoğraf çektik.Hava oldukça serin olmasına rağmen açık havada yapılan benzer etkinlikler çocuklara çok iyi geliyor.Bu yüzden bizde keyiflerini bozmayarak ortamın tadını çıkarmalarına izin verdik.
Hidiv Kasrı Kahvaltı
 Organizasyona ev sahipliği yapan Beyhan Hanım,Uba Foto Ümit Bey,Şef Şenol Özbay,Konuşan Kalem Serkan Bey ile keyifli bir sohbet eşliğinde kahvaltı mönüsünün lezzetlerini keşfe çıktık.
Hidiv Kasrı Kahvaltı


 Her çeşidinde bin bir lezzet saklı kahvaltılıkların yanında simit üstü kaşar, ve tahinli profiterol çok beğendiğim lezzetler oldular.

Kahvaltı sonrasında Konuşan Kalem Serkan Bey için bir sürpriz doğum günü kutlaması yapıldı.Blogger arkadaşımız Pastacı Kız'ın elinden çıkan kalem şeklindeki pasta hem görüntüsü hemde el yapımı lezzeti ile çok beğeni aldı.

Kahvaltı'nın ardından kasrın içinde minik bir tura çıktık.Ortasında yükselen mermer çeşmesi,vitray tavanı,yapıldığı yıla bakıldığında şaşırtan lavabo ve banyosu,içinde yükselen tarihi asansörü oldukça ilgimizi çekti.



 Özel izinle kullanılabilen asansörü kullanarak kasrın özel detaylarından biri olan seyir kulesine çıktık.Yukarı çıktığımda gördüğüm manzara karşısında büyülenmemek mümkün değildi.Üç cepheden boğaz manzarasını izleyerek hafızamızda kalan güzel görüntülerle son kahvelerimizi içmek üzere aşağı indik.


Siz de şehrin karmaşasından uzaklaşıp eşsiz bir hafta sonu geçirmek isterseniz kahvaltı,yemek ve daha pek çok organizasyonunuza ev sahipliği yapacak Hidiv Kasrı'na uğramanızı öneririm.

Bu güzel güne bizi ortak ettikleri için Beyhan Kadayıfçı'ya,(Beyhaninmutfagi)

Ümit Basar Alkaç'a (@ubafoto) Serkan Karagöz'e (@konusankalemm) Şef Şenol Özbay'a(@chef_ozbay) teşekkürler...



TARİHÇESİ-  http://www.hidivkasri.com/

Hıdiv Kasrı, İstanbul’un Beykoz ilçesinde Çubuklu sırtlarında bir yapıdır. 1907 yılında Mısır’ın son hıdivi Abbas Hilmi Paşa tarafından İtalyan mimar Delfo Seminati’ye yaptırılmıştır. Dönemin mimari modasına uygun olarak art nouveau tarzındadır.

Hıdivlik makamı, Osmanlı İmparatorluğu’nun Mısır valilerine verdiği ünvandır. Osmanlı’nın Mısır valilerinden olan genç yaştaki “Hıdiv Abbas Hilmi Paşa”‘nın,19. yüzyılın sonlarında, Mısır’daki İngiliz nüfuzunu kırabilmek ve Osmanlı Devleti’nden destek sağlayabilmek için uzun süreli İstanbul’da kalması gerekti. Bunun üzerine, 1903 yılında günümüzde kasrın bulunduğu yerde bulunan iki ahşap yalı satın aldı. Abbas Hilmi Paşa bir süre sonra yalılarının arkasındaki ağaçlık yamaçları ve üst düzlüğü kapsayan 270 dönümlük bahçeyi de aldı. Ahşap yalıları yıktıran Abbas Hilmi Paşa, 1907 yılında, 1000 m2 alan üzerine, İtalyan Mimar Delfo Seminati’ye, o devrin mimari modasına uygun olarak Art Nouveau tarzında görkemli bir kasır ve üzerine İstanbul Boğazı’nı gören kule inşa ettirdi.

Mısır’ı işgal eden İngilizler, ülkeye krallık sistemini getirerek, Abbas Hilmi Paşa’nın Hidivlik unvanını elinden aldı. Abbas Hilmi Paşa, tahttan düşürülmesi üzerine İsviçre’ye yerleşerek (ya da sürgüne gönderilerek) burada yaşamını sürdürdü. Paşa’nın ailesi ise Hidiv Kasrı’nda 1937 yılına kadar kaldı. Aynı yıl, İstanbul Belediyesine Hidiv Kasrı’nın satışı gerçekleştirildi.

Uzun süre bakımsız kalan kasır, 1984 yılında Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu adına Çelik Gülersoy tarafından restore ettirildi ve bir süre otel olarak hizmet verdi. 1994-1996 yılları arasında yeniden restore edilen Hidiv Kasrı’nın işletmeciliği, 1996 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kuruluşu olan Beltur’a geçti. Şu anda lokanta ve sosyal tesis olarak kullanılmaktadır. Kasrın bir yüzündeki İstanbul ‘un en büyük gül bahçelerinden olan dış mekanı ve tarihi iç mekanında ayrıca düğün gibi organizasyonlar da düzenlenmektedir. Arkasındaki koruluk ve dik yürüyüş yolu ise spor ve yürüyüş yapanlarca değerlendirilir.

Muhakkak gezilip görülmesi gereken İstanbulun sayılı güzelliklerinden biridir Hidis Kasrı.
Kasrın mimari olarak, Osmanlı mimarisinin dışında, batılı tarzı (art nouveau) vardır. Ana girişin ortasında mermerden ihtişamlı ve anıtsal bir çeşme vardır. Tavanı çatıya varıncaya kadar yükselir ve vitrayla kaplıdır. İçinde çeşitli yerlerinde zarif çeşme ve havuzlar vardır. Bina plan olarak, salonlar arasındaki bağlantılar aracılığıyla havuzun etrafında bir daire çizmektedir. Bu daire sadece giriş holü tarafından kesilmektedir. Bu holdeki tarihi asansör dikkat çekici başka bir detaydır. Üst katta ise özel odalar bulunmaktadır.
Çubuklu İstanbul’da Boğaziçi’nin Anadolu yakasında Beykoz ilçesine bağlı bir semttir. Kuzeyinde Paşabahçe, güneyinde ise Kanlıca bulunur. Çubuklu’nun sırtlarında Mısır’ın son “bağımsız” hıdivi olan Abbas Hilmi Paşa tarafından yaptırılmış olan Hıdiv Kasrı bulunur. Halil Ethem Bey Yalısı semtteki önemli bir diğer yapıdır.

Mermer Salon

Giriş noktasından Mermer salona bir kaç basamakla inilir. Sağ taraftaki duvarda, tavana kadar anıtsal bir çeşme yer almaktadır. Mozaiklerle süslü bu çeşmenin zemine yakın kısmı, mermer bir tekneyle süslenmiştir. Tekneye, Art Nouveau stilinin sevdiği figürlerden, bir kurbağa, su akıtır. Merdivenlerin karşısı ise, boydan boya demir çerçeveli camdır ve oradan, bina yanındaki, etrafımıza çamlarıyla çevrili, geniş iç bahçeye geçilir. Mermer salondaki tüm mermer sütunlar özel cilalanmış, sütunların içlerine ve salonun tavanlarına Türkiye’de ilk defa olmak üzere, yuvarlak çiçek globu şeklinde, pembe-beyaz-yeşil karışımı avizeler yaptırılmış, yandığı zaman, bu bahçe tipindeki salona uyan renkleri ile ” bir peri sarayı ” görünümü vermesi sağlanmıştır.
Mermer Salona, üzerleri yeşil-gri karışımı mermerli döküm masaları, döküm sandalyeleri ve mermerden servis bankosu ayrıcalıklı bir küçük saray havası vermektedir. Mermer salonun bahçe giriş kısmı beyaz marmara mermeri ile kaplanmış, Mermer Salondan bakıldığında, çevresi mazı çamları ile çevrili alanda yüzlerce gülfidanı dikilmiştir. Güller açtığında, gül bahçesi çevresindeki taş gövdeli sütunlar ve üzerindeki fenerlerde yandığı zaman kendinizi gül cennetinde hissedersiniz.

Konkav Salon

Havuzlu orta mekanda, karşıya ilerlendiği zaman, Konkav biçiminde, Kuzeybatı cephesini teşkil eden iki şömineli ve dire parçasını andıran salona girilir. Bu salon, iki kapıyla, önündeki mermer terasa açılır.
Şömineli salonun tüm duvarları ve tavanın ahşap kaplaması, orjinal maun renginde, İstanbul’ un en mükemmel lambrisi binaya ağır alımlı atmosferini sağlamıştır.
Salonda masif porfir sütunların kaideleri ve başlıklarında yer alan bilezikler altın varaklarla kaplanmış salona görkemli bir hava vermiştir.
Şömineli salonun konkav şeklinde uzanan tavanında, dizi kasetlerden üçüne dönemin stiline uygun olarak, kristal ışık dizileri yaptırılmış, göz alıcı güzelliğini arttıran bu aydınlatma sistemi salona ağırlık kazandırmıştır. Devrin üslubunda masa ve sandalyeleri, şömine aralarına, orjinal duvar kanepeleri, duvar aynaları önündeki bronz statüler, tarihi dile getirerek en önemli bir dekor usulü niteliğindedir.
Salonun Boğaz’ a bakan mermer terası, bahçeden bir metre kadar yüksekte olup 24 adet masif beyaz mermerden sütunlar, üstteki yatak katının balkonuna destek sağlar. Bu terastan, eskiden Boğaz’ın içini seyrederek yemek yenirmiş.

Kristal Salon

Binanın ortasındaki havuzlu mekandan, aralık bir kapıyla, salona girildiği zaman ise, sarayın yemek salonlarına geçilmektedir. Bu salon daire biçimindeki şömineli salona da, ara bir kapıyla geçit verir. Şömineli salondan da, yine bir ara kapıyla, tamamı aynalı Kristal Salona, oradan da mermer salona geçilebilmektedir. Böylece bütün salonlar arasında, ortadaki havuzlu mekanı çevreleyen, yuvarlak bir tratik yapmak mümkündür. Bunu sadece giriş halü keser. Kristal Salonda, tavanındaki ve kapı üstlerindeki girlandlar ve sepet çiçekler, altın varakla kaplıdır. Tamamı kristal aynalarla donatılmış olan bu salon, aynaları, tavan kristalleri ve pirinç fenerleri ile muhteşem bir görüntüye sahiptir. Salonda ahşap lambrilerin baş kısımlarına, orjinal motiflerine uygun hareli kumaştan panolar yapılmıştır.

Ahşap Salon

Tamamı ahşap, muhteşem bir lambriyle kaplı giriş salonlarında, ekstra meşe kerestesinden, orjinal motiflerine uygun ahşap parkeler, ahşap duvar, ahşap tavan ve dolaplar maun renginde orjinaldır.

Havuzlu Yol

Havuzlu mekanda binanın tüm ana karakterine”ART NOUVEAU”‘uygun olarak, duvarlar ahşap kaplamalar arasında, 8 adet desenli aynalarla kaplanmış olup bu mermer havuzlu mekan, ayna ve yansımalarıyla zenginleştirilmiştir. Havuzlu holün özelliği sarayın tüm salonlarına buradan ara kapılarla geçilmesi, özel bir asansörün bulunmasıdır.
Binanızı ortasındaki havuzlu salondan, aralık bir kapıyla, sola gidildiği, zaman Saray’ın yemek salonuna geçilmektedir. Yine bu salon daire biçimindeki şömineli salona da ara bir kapıyla geçit verir. Böylece bütün salonlar arasında, ortadaki bu havuzlu mekan, etrafını çevreleyen giriş-çıkış kapıları ile bir trafik noktası görevini yapmaktadır. Bunu sadece giriş holü keser.
Ana giriş kapısı arkasındaki boşlukta yer alan masif merdivenlerden birinci kata çıkıldığı zaman, orta mekan, daire biçimindedir. Tam ortasındaki boşluktan, aşağıdaki havuz ve yukarıdaki vitray seyredilir.

Birinci Kat

Sağ tarafta, aşağıdaki mermer salonun üstünde 6 adet oda yer almıştır, Bunların üçü, önlerindeki geniş bir balkondan iç bahçeye bakarlar. Etrafı porsuk ağaçları çevrili, bu iç bahçe gül fidanlarıyla donatılmıştır.
Alt kattaki şömineli salonun üstüne gelen daire biçimli parça; kendi iç banyoları, tuvaletleri ve banyo odaları olan, iki büyük yatak odasına sahiptir. Tavanları muhteşem bir lambriyle kaplı bu iki salonun birisi, Hıdiv in kendisine aittir. Hıdiv’in yatak odasının iki duvarını kaplayan büyük gardıropları mevcuttur. Gardıropların bir tanesinin ucundaki aynalı kapısı gizli bir geçittir, ortadaki hole çıkar. Hıdiv’in odasındaki sandalye, “Art-deco” kanepesi özelliği taşır. Zamanında acil ve özel durumlarda kullanılırmış.

Kuleler

Birinci kat holünde sol taraftaki ara koridor olan, Güney Batı’ya bakan büyük odaya ve binanın büyük seyir kulesinin asansörüne geçilir. Kuleye ortadaki asansör ile çıkılabildiği gibi, ahşap katlar ve demir aksam’la örtülmüş geniş bir merdivenle de çıkılabilir. Kulenin balkonlu bir orta katı ve açık en üst terası mevcuttur.
Birinci katın merdiven başından sağ kapıya girildiği zaman, dar bir merdivenle servis katına çıkılır. Burada da, çepeçevre 8 adet oda yer almaktadır.
Koridorun ucunda ise, binanın kare biçiminde Cihannüma kısmına çıkılmaktadır. 4 cephesi Manivelayla açılan 4 kepenkle kapalı bu seyir yerinin ortası, merdiven boşluğudur, bir cephesi yan çatıya bakar, üç cephesinden çevre seyredilir.
Bu çatı katıda ayrı ayrı döşenerek bir mutfak ve kata bir duş eklenerek, otel bölümü haline getirilmiştir.
Kuleler ve asansöre çıkan merdiven basamakları, kapıları orjinal döşeme kaplamaları Romanya Köknar Ağacından olup, bu günün birinci sınıf kerestesiyle aynı kalitededir. Kapının restitüsyonu birinci sınıf çıralı çamdan yapılmıştır.
Orjinal kule asansörü halen çalışır durumdadır. Kuleden tüm Boğaz’ı baştanbaşa seyrederek sonsuz yeşillik, deniz ve doğa ile baş başa, çayınızın zevkini çıkarabilirsiniz.

Abbas Hilmi Paşa

Mısır’ın en son Hıdiv’i, Kavalalı Mehmet Ali Paşa sülalesinden Tevfik Paşa’nın oğlu, aslen ve neslen Türk olan Abbas Hilmi paşa 19.12.1944 yılında Cenevre’deki ( Quai du Mant Blanc Ma. 5 ) Leman Gölü karşısındaki köşkünde gece saat üç raddelerinde, ani bir kalp krizinden vefat etmiştir.

Tevfik Paşa

1881 yılında tahta çıkan Tevfik Paşa, İsmail Paşa’nın tam zıddı, uysal, sakin ve tutumlu idi. Tek kadınla, hanedandan bir prenses ile evliydi. Kaderini kabul etmişti. Elinden ekonomik dizginler kolaylıkla alınmıştı. Ülkeyi yabancı nazırlar ve iktisatçılar yönetmeğe başladı. Tasfiye kanunu yapılmıştı.
Mısır kaynıyordu. “Mısır, Mısır’lılarındır” sloganı Milliyetçileri harekete geçirmeye başlamıştı.
Şubat 1881’de Çerkez asıllı Harbiye Nazırı Osman Rıfkı Paşa, ordudan birkaç Mısır’lıyı elediği için, Miralay Arabi’nin itirazları ile Hidiv arada kaldı. Osman Rıfkı Paşa’yı azletti. Milliyetçilere mensup Mahmut Sami Paşa’yı Harbiye Nazırı yaptı. Arabi Paşa’da bir ıslahat komisyonunun başına getirildi.
1881 yılı son aylarında meclis toplandı, olaylar durmadı. Çünkü İngiltere ve Fransa, Meclise bütçe yetkisi vermek istemiyorlardı. Ordunun büyük kesimini oluşturan Vataniler, Meclis ve dayanağı halk, Mısır tarihinde ilk defa olmak üzere, ülkenin kaderine sahip çıkma konusunda anlaşmışlardı. Bu, on bir yıllık Mısır tarihinde, demokratik ilk olaydı. Yabancılarla halk arasında kalan Hıdiv Tevfik Paşa Vatanilerden bir hükümet kurmak zorunda kaldı.
1882 Şubat ayında Mahmut Sami Paşa’yı Başbakan, tam cahil Arabi Paşa’yı da Harbiye Nazırı yaptı.
Yeni hükümetin ilk işi bir grup Çerkez Subayı, Arabi’ye karşı suikast ithamıyla, sürgüne göndermek oldu. Padişah Abdülhamid müdahale edip yargılama belgelerini istedi. Mısır Nazırlar Heyeti bunu fermanı hükümlerine aykırı buldu ve Hıdiv’i düşürmeye kalktı.
İstanbul’da kargaşa çıkmıştı: Bab-ı Ali, Hıdiv’i tutuyor. Abdülhamid ise Said Halim Paşa’yı getirmek istiyordu. Abdülhamit’in Hanedandan olan Said Halim Paşa’ya sempati duyduğu biliniyordu.
Karışıklıktan, İngiltere ve Fransa yararlandı. 20 Mayıs 1982’de harp gemileri İskenderiye’ye getirilip, toplarını şehre çevirdiler. Hıdiv Tevfik Paşa güçsüzdü, Abdülhamid devreden çıkmıyor, vatanileri ” Selam-ı Şahaneler “ve nişanlarla İstanbul’a getirilip, durumu idare etmek istiyor, bu amaçla Derviş Paşa başkanlığında bir heyet Mısır’da iken, bir kıvılcımla İskenderiye sokaklarında bir Arap’la, bir Malta’ lı arasında kavga çıktı. Limandaki Rumlar ve azınlıklar Malta’ lıyı tuttuğundan, kavga savaş halini almış 40 Avrupa’ lı ölmüştü.

4 Şub 2016

KIRIK ŞEMSİYE İLE #OZGURLUKKADINLABASLAR ETKİNLİĞİ

30 Ocak Cumartesi günü Kırık Şemsiye blogunun yazarı Esra'nın organize ettiği #ozgurlukkadinlabaslar etkinliğine katılmak üzere Büyükçekmece Kafeist Bistro'ya gittim.
Konum olarak çok güzel bir yerde olan Kafeist Bistro konuklarını deniz manzarası eşliğinde ağırlıyor.
Mekan zengin bir mönüye ve hızlı bir servise sahip.Bizler için oldukça özenle seçilmiş yiyeceklerden oluşan bir kahvaltı masası hazırlamışlardı.Gün boyu tüm ihtiyaçlarımızda da yanımızda oldular.Tüm personele buradan teşekkür etmek istiyorum.Büyükçekmece'ye yolunuz düşerse sahildeki Kafeist Bistro'ya mutlaka şans vermenizi öneririm.Özellikle ilkbahar ve yaz aylarında dışarıya eklenen masalar sayesinde bir şeyler içip keyifli saatler geçirebilirsiniz.

Masalarımızda parti malzemeleri satışı yapan Deli Pazarı'nın gönderdiği, günün eğlencesi olan ve karelerde sıkça yer bulan maskeler, Elif kokulu taş'ın hazırladığı şapka şekilli kokulu taşlar bizi bekliyordu.
Günün ilk sürprizi Esçiçek'ten gelen çiçek buketleri oldu.Esra hepimize çiçekleri tek tek dağıtırken çiçeklerin enerjisi tüm salonda hissedildi.İki kadın girişimci tarafından kurulan Esçiçek sizin ve sevdiklerinizin gününü güzelleştirmek adına seçtiğiniz çiçeği kapınıza kadar getiriyor.
Sosyopix tarfından hazırlanan fotoğraf kartları ise diğer bir sürprizdi.Buzdolabı üzerinde ya da metal levhalar üzerine mıknatısla tutturduğum bu kartları çok seviyorum.
Etkinliklerin vazgeçilmez tadı Tatlımo da bizimleydi.Mahmut Bey kahvaltımız esnasında bize eşlik edip Tatlımo ve Fruitflowers hakkındaki yeniliklerden bahsederken bizde çikolata kaplı meyve ve kurabiyelerin tadına baktık.
Sevgililer günü yaklaşırken hediye olarak ne alsam diye düşünenler buradan Tatlımo'nun sayfalarına göz atabilirsiniz.



Ve Pasta zamanı...
Pasta Sanatı'nın ellerinden çıkan bu pasta Esra'ya olan benzerliği ile bence gerçekten bir sanat eseriydi.Hepimizin yüzünde gülümsemeye yol açan lezzetli pastanın ve özel ekler'in tadına baktıktan sonra hemen kendime yakın olan şubeleri araştırdım.En kısa zamanda Cevahir ya da Beşiktaş Pasta Sanatı'ndayım.
Ve olmazsa olmaz şemsiyeler....
Akbrella tarafından gönderilen kırmızı şemsiyelerle çekilen eğlenceli fotoğraflar güne noktayı koydu.
Bu fotoğraftan sonra en kısa zamanda tekrar görüşmeyi dileyerek çantamızda pek çok sponsor ürünle evlerimizin yolunu tuttuk.
Bir sonraki yazım bu sponsorı anlatan bir yazı olacak.
Sevgili Esra'ya daveti,misafirperverliği ve tüm emekleri için sponsor firmalara da böyle özel bir günde yanımızda oldukları için sonsuz teşekkürler.





2 Şub 2016

BADEMLEBUDUK ELİF'İN BABY SHOWER PARTİSİ

Geçtiğimiz Çarşamba günü Elif'in aylar öncesinden planlamaya başladığı Baby Shower partisine katılmak üzere Steingenberger Maslak'ta bulunan Qubbe İstanbul'a gittik.Adının hakkını verircesine bulutların arasında hissettiren Qubbe Naz Events tarafından hazırlanmış ve klasik Baby Shower partilerinde kullanılan pembelerin mavilerin aksine birbirinden şık detaylar,zarif örtülerle süslenmişti.

Son zamanlarda sıkça karşılaştığım Baby Shower partileri bir yandan anne adayının en güzel anını sevdikleriyle paylaşmasını sağlarken diğer yandan misafirlere eğlenceli saatler yaşatıyor.Doğacak bebek içinse gelecekte sahibi olacağı hoş fotoğraflar,anılar kalıyor.

Hamileliğinin 34.haftasında Berke bebeği kucağına almak için gün sayan Elif ikinci kez anne olacak.Minik kızı Bade ise ablalığa açılan kapıdan içeri girip yepyeni heyecanlar yaşayacak.
İşte bu heyecana ortak olmak isteyen insanların oluşturduğu kalabalık bir organizasyon ile bir araya gelip gün boyu hem Elif hem Bade hemde doğacak Berke için anılar biriktirdik.
Berke bebek için yazılan şiirler ve Elif'in hamileliği ile ilgili tahminlere dayalı oyunlar oynandıktan sonra anne-kız pistte dans ettiler.Partinin en hoş anlarından biri olan bu dansı hepimiz ilgiyle seyrettik.

Pasta yerine Tatlımo tarafından hazırlanan kek ve kurabiye kulesi tercih edilmişti.Hem görsel olarak çok hoş olmuş hemde lezzetliydi.Bir de sarmalar vardı ki tüm davetliler lezzeti konusunda hemfikirdir sanırım.



Evet sohbet ettik,eğlendik,Umudun Karesi'nin objektifine bol bol pozlar verdik ve Berke bebeğin sağlıkla gelmesini dileyerek salondan ayrılmak üzere yola çıktık.
Sevgili Elif misafirlerini unutmamış Nestle,Baby Corner,Koroplast,3M,Topicrem,Prima,Lav,Bioderma,Hipp,Danone,Unibaby ve Gelin Çiçeği sponsorluklarıyla hediyeler hazırlamıştı.



Yazımı burada bitirirken hem hediyeleri hemde bu güzel gün için Elif'e teşekkür edip bebeğinin sağlıkla kollarında olmasını diliyorum.




29 Oca 2016

CİLT BAKIMINDA KİL MASKELELERİ NE İŞE YARAR? // HAZIR VE EVDE YAPILABİLECEK MASKE ÖNERİLERİ

Kil'in cilt bakımında kullanımı yüzyıllar öncesine dayanıyor.Sadece yağlı ciltler için olduğu gibi yanlış bir inanış olsada aslında kil tüm cilt tipleri tarafından kolay talore edilebilen,ciltte iritasyona yol açmayan ve uygun fiyatıyla herkesin ulaşabileceği bir ürün olma özelliği taşıyor.

Cildi temizleyen,canlandıran sivilce ile mücade eden kil maskelerini evde kendimiz hazırlayabileceğimiz gibi kozmetik marketlerden de temin edebiliriz.Eğer kil maskenizi evde kendiniz yapacaksanız aldığınız kil'in özelliğine dikkat etmeniz gerekiyor.Yağlı ciltler daha sert yapılı olan yeşil kil,normal ciltler içinse beyaz kil seçmeniz yerinde olacaktır.
Fotoğraf http://www.buzzfeed.com/ adresinden alıntıdır.

Almış olduğunuz kil'i su ile inceltirken yine cilt tipinize göre süt,limon,bal,lavanta yağı gibi içerikler eklemeniz mümkün.Yağlı ciltler için birkaç damla limon suyu,kuru ciltler içinse nem verme özelliğinden dolayı bal uygun bir seçim olacaktır.
  
1 yemek kaşığı kil,3-4 damla limon suyu,birkaç damla çay ağacı yağı ve yarım kaşık yoğurt ile hazırlayacağınız maske düzenli kullanımda sivilcelerinize iyi gelecektir.
1 yemek kaşığı kil,sulandırmak için süt,1 çay kaşığı yulaf ezmesi ve birkaç damla lavanta yağı ile hazırlanan maske ise cildi canlandırıp enerji katacaktır.

Ben hazırlama kısmı ile uğraşmayayım diyorsanız piyasada pek çok marka'ya ait kil maskeleri mevcut.Bunlar arasında Moshos Garden ve Dermokil Kil Maskeleri benim en başarılı bulduklarım arasındalar.


KİL MASKELERİNİ NE AMAÇLA KULLANIYORUM,NASIL SONUÇ ALIYORUM?

Karma cilt yapısına sahip biri olarak T bölgemdeki yağlanma ve parlamaya karşı sürekli önlem almaya çalışıyorum.Kil maskelerine de cildimdeki yağı dengelemek ve cildimi canlandırmak için başvuruyorum.Kil maskelerini evde hazırlamayı sevsemde çalıştığım dönemlerde hazır maskeler kurtarıcım oluyor.Dermokil maskeleri de uygun fiyatları ve performansları nedeniyle beğeniyor ve sürekli elimin altında bulunduruyorum.
Şimdiye kadar pek çok çeşidini denediğim maskelerden bugün bahsedeceğim Normal ve Karma Ciltler için olan maske Yaseminkokuluevent 'te  gelen ürünler arasındaydı.Aslında cilt tiplerine uygun ürünleri denediğimde aralarında çok keskin farklar görmüyorum.

NASIL UYGULUYORUM?

Pek çok kişiden kil maskesini banyo sonrası uyguladığını duysamda banyo sonrası gözenekler tamamen açık olduğundan maske cildimde yanmaya yol açıyor.Bu sebeple ben sadece rutin temizliğini yaptıktan sonra haftada bir kez uygulama yapıyorum.
Göz ve dudak çevresi hariç kuru cildime sürdüğüm maskeyi 10 dakika bekletip kurumasını sağlıyorum.Ilık su ile maskeyi cildimden arındırdıktan sonra cildim daha aydınlık,nemli ve arınmış oluyor.Maskemi gece uygulamışsam ertesi sabah cildimdeki yağlanma çok daha az oluyor ve tüm bu özelliklerinden dolayı severek kullanmaya devam ediyorum.

Bu maskeler özellikle ilk kullanıldıklarında ciltte hafif kızarma yapabiliyorlar.Geçen yıl katıldığım Dermokil lansmanında bunun olağan bir durum olduğu,hemen geçeceği belirtilmişti.Dediklerine de bu aşamada kesinlikle katılıyorum.

Benim kil maskeleri ile ilgili olarak söyleyeceklerim bugünlük bu kadar.Yazıma burada son verirken sizin favori kil maskelerinizi de duymak isterim.



28 Oca 2016

EN POPÜLER İNSTAGRAM FOTOĞRAFLARIM VE İNSTAGRAMDA YÜKSELME TÜYOLARI

Blog yazarları olarak artık hepimizin birer instagram hesabı var.Geçmiş zamanda öylesine açılmış bir instagram hesabı gün geldi bloguma yazı giremediğim günlerde bile en az iki paylaşım yaptığım,zaman geçirmeye doyamadığım bir uygulama haline geldi.

İnstagram uygulaması içinde yaşanan en büyük sorunlardan biri fotoğraflarımızın istediğimiz kadar beğeni almaması.Sadece izlemeyi tercih edip beğen butonuna basmaya üşenenler,aman beğenip like sayısı yükselmesine katkıda bulunmayayım diyenlerle birleşince beğeni sayıları takipçi sayılarına kıyasla epeyce düşük olabiliyor.

Ben bu yazımda emek verdiğiniz uygulamanın sizi mutlu eder hale gelmesini sağlayacak birkaç adımdan bahsederken konuyla ilgili birkaç instagram fotoğrafımı paylaşmak istiyorum.

Başlangıç olarak anlaşılır,söylerken zorlanmadığınız bir profil ismi seçin.Asla başka bir hesap isminin taklidi olmayın.İnstagramda blog eklentisini almadan önce kullandığım Makyaj Kelebegi,Makyaj Kelebegiii adıyla kaç tane isim var tahmin bile edemezsiniz.Mutlaka özgün olun.

1-Konunuzla ilgili paylaşım yapmaya çalışın.Güzellik ve Bakım sayfalarının çocuklarının fotoğrafını beğendirmesi,yemek sayfalarının kozmetik ürünler içeren fotoğrafları beğendirmesi imkansız olmasada zordur.Sizi konunuz için takip eden kitleye kulak verin.Konu dışı paylaşım yapıyorsanız onu olabildiğince güzel sunun.
2-Fotoğraflarınızı mümkünse beyaz zemin üzerinde ve evinizin en aydınlık bölümünde çekin.Bunun için beyaz bir sehpa işinizi görebileceği gibi bir tabaka fon kartonu da kullanabilirsiniz.
3-Aynı renk ürünlerin kombinlendiği fotoğraflar her zaman dikkat çeker.Fotoğraflarınızda renklere yer verin.



4-Paylaşımlarınızın nabzını tutun.Gönderilerinizin en çok hangi saatte beğeni aldığını takip edip bu saatlerde paylaşım yapın.

5-Günde en az bir kez paylaşım yapın.Fazla fotoğraf paylaşarak da takipçilerinizi baymayın.Özellikle yüz yüze tanışmışlığınız yoksa kimse sizin arka arkaya yaptığınız paylaşımla ilgilenmez.Hatta bu durum takipten çıkmasını hızlandırabilir.

6-Fotoğraflarınıza mutlaka uygun etiketler hazırlayın.Zaman alıcı gibi görünse de paylaşımınızın çok daha fazla sayıda kişiye ulaşmasını sağlayacaktır.

7-Fotoğraflarınızın beğeni almasını istiyorsanız siz de başkalarının fotoğraflarını beğenin.Olumlu adımlarınız mutlaka size geri dönecektir.

7-Hile hurdaya karışmayın.Fark edildiğinde sizi takip edenlerin güvenini kaybetmenize yol açacaktır.Unutmayın beğeni yapan 10 organik takipçi satın alınmış 100 takipçiden daha çok mutluluk verir.

8-Profilinizde dolaşarak beğeni sayılarınızı kontrol edin.En çok beğenilen fotoğraflarınıza benzer fotoğraflar paylaşın.

9-Çok selfie paylaşmayın.

10-Gelen yorumlara olabildiğince geri dönüp siz de takip ettiğiniz kişilere yorum yapmaya çalışın.

Ben instagram hesabımı yönetirken yukarıda bahsettiğim kurallara uymaya çalışıyorum.Evet bu kurallar hesabımı alıp uçurmuyor ancak istikrarlı bir şekilde yükselişte olmasını sağlıyor.
Hesap bizim olduğu sürece istediğimizi istediğimiz gibi paylaşma şansımız tabi ki var ancak altın kurallara uyarsanız yükselişe geçmeniz çok büyük bir olasılık.

Yazıma burada son verirken hala takipte değilseniz @makyajkelebegiblog adlı hesabım güzellik,bakım,sevilen yiyecekler,ara sıra çocuklar ve İstanbul'dan kareler ile sizi bekliyor.

Instagram uygulaması hakkında neler düşünüyorsunuz,uygulamayı kullanırken sizin dikkat ettiğiniz detayları da duymak isterim.


Tasarım:Sawako Kuronuma